Şanlıurfa Örencik Köyü yakınlarında bulunan Göbekli Tepe ilkolarak 1963 yılında keşfedilmiş, daha sonrasında ise 1994 yılından sonraki kazılarda gün yüzüne çıkmıştır. Kazıların büyük çoğunluğu tamamlandıktan sonra bu tarihi yer günümüz tarihinden tam olarak 12000 yıl öncesine dayanan bir geçmişi olduğu tespit edilmiştir ki bu da bu zamana kadar bulunan en eski yerleşim yerlerinden birisidir.
2 yuvarlak çemberin ortasında T hafine benzer bir yükselti bulunan göbekli tepe kireç taşından yapılmış sutünlar ve bağımsız sutünlar vardır. Yapıldığı zaman baz alındığında, bu yapı döneminin çok ilerisinde bir mimari yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Zamanının yaşam koşullarına ve yaşayan canlılarına dair bilgileri sutünlar üzerindeki kabartmalar sayesinde bize ışık tutmaktadır. Yerleşik yaşama daha geçilmemiş dönemde bu derece büyük bir yapının inşa edilmiş olması ve insanların bu yapı içerinde yaşıyor olması, bu yapının nasıl inşa edilmiş olması gerçekten şaşırtıcı ve o dönemde yaşayan insanların hayatına ışık tutar cinsten.
Yapılan araştırmalar neticesinde buğdayın çeşitli varyasyonlar geçirmemiş ilk halinin göbekli tepedeki kalıntılar içinde bulunduğu gözlemlenmiştir. Bununan bu kalıntılardan yola çıkılarak o zamanın insanları buğday ve arpadan bira yapıp içtiğini gösteriyor. Anadoluda yaşamış olan aslana dair kabartmalar sutünlar üzerinde bulunmakta. Göbekli tepe de arkeologların bulgularından bir başkasıda buranın bir tapınak olarak da kullanıldığı ve burada yapılan ayinlerde kullanılan çeşitli sıvıların olduğudur.
2010 yılında yapılan kazıda bulunan bir insan heykelinin çıkarıldıktan 2 gün sonra çalındığına dair bilgilerde mevcut. 2011 Yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesinde yerini almıştır.Göbekli tepedeki kazıların başında yer alan Prof. Dr Klaus Schmit bir kalp rahatsızlığı sonucu hayatını kaybetmiştir.